Wednesday, June 9, 2010

tardelli-inzaghi

seksen iki dünya kupası yalnızca italyan futbolu için değil italyan halkı için de çok önemlidir. futbol takımı, savaş sonrası ilk defa kupaya uzanırken italyan halkı da uzun yıllar sonra tek bir vücut haline gelmişti. bu beraberlik bir başka dünya kupasına, doksan dünya kupasına kadar devam edecekti. seksen iki dünya kupasına italya çok kötü başlamıştı ve çok ağır şekilde eleştiriliyordu. takım, bütün bunlara karşı birleşti ve gerçek bir takım oldu. yenilmez kabul edilen zico'lu brezilya ve maradona'lı arjantin'i geçerek finale, almanya karşısına çıktılar. finalde kupanın sahibi italya olurken golleri atanlardan biri beleşçiliği ile ünlü paolo rossi diğeri ise gol sevinciyle unutulmazlar arasına giren marco tardelli idi. tardelli, aklını kaybetmiş gibi, kendini kaybetmiş gibi, hayatın anlamını bulmuş gibi, hamamdan çıkan arşimet gibi ellerini yana açmış deli deli koşuyordu. italya şampiyon olmuştu ve tüm italya sokaklardaydı.

final maçını televizyondan izleyen iki kardeş; annelerinin, ailelerinin, tanıdıkları herkesin ilk defa hep beraber bu kadar mutlu olduklarını görmüşlerdi. üstündeki mavi formayla o şekilde koşan adam bütün kente mutluluk getirmişti. karar verdiler, futbolcu olacaklardı. aslında futbolcu olmak bile önemli değildi gol atmaları lazımdı. ikisi de iyi birer futbolcu olmasa golcü oldu.küçük olan kardeş, olayların farkında değildi. büyük olanın peşinden gidiyordu. büyük olanın ise oyun stili paolo rossi'ye benziyordu. gol attıktan sonra ise, golün öneminden, golün anlamından, golün sonuca etkisinden bağımsız olarak, tardelli gibi aklını kaybedip koşmaya başlıyor. her attığı golde, o dokuz yaşındaki çocuk stadyumu turluyor. o golü atınca bi yerlerde birilerinin çok mutlu olduğunu düşünüyor. nasıl lionel messi arjantin kahramanı olan diego maradona'nın attığı gollerin benzerini atıyorsa, inzaghi'de çocukluk kahramanlarını taklit etmeye devam ediyor.