Wednesday, September 15, 2010
Panyalı bir üçlük kelebek etkisi yarattı.
Amerika'nın 16 sene sonra dünya şampiyonu olmasına vesile olan panyalı bir üçlükten fazlası değildi. Amerika'dan kaçmaya çalışan Fransa, Amerika'nın da İspanya'dan kaçmasına vesile oldu. Yeni Zelanda'nın bitime beş saniye kala attığı panyalı üçlük turnuvanın seyrini değiştirip kelebek etkisi yarattı. Amerika, tarihin en kötü amerikası falan değildi ama yenilebilir bir amerika takımıydı. Amerika'yı yenmek için gerekli formül apaçık duruyordu. Topa hakim olan ve takımı oynatabilen, içeriye top indirebilen bir oyun kurucu, pota altında sırtı dönük oynayabilen ve bitirebilen bir uzun, bu ikisini sıkıştıran amerikan savunmasına ceza kesebilecek güvenilir bir şutör. Huertas, Splitter, Barbosa üçlüsünün hem nefesi yetmedi hem de yedekleri yeterince iyi değildi. Bu üçlü üzerine kurulan Brezilya son topta maçı kaybetti. Bu oyuncuların yerine; Rubio, Gasol ve Navarro üçlüsü Amerika'yı yenerdi. Hem daha iyiler hem de kayda değer yedekleri vardı. Turnuva boyunca Yunanistan dışındaki bütün dengi olan rakiplerine kaybetmesine rağmen karşısında Amerika'yı gören bir İspanya takımı farklı bir motivasyonla, tamam söylüyorum kırmızı gören boğa motivasyonuyla, Amerika'ya bilenir ve kazanırdı. Türkiye'nin bu üç elzem malzemeden eksik olan pota altında bitiricisinin olmamasıydı. Mehmet Okur'u turnuva boyunca ilk kez aradık. Bir sakatlık, 79 kuşağının dünya şampiyonluğuna maloldu.